En doğru ÇAY demleme Teknikleri

Çay kültürümüzün değişmez değerlerinden birisidir. Aşağıda Siyah çayın,Yeşil Çayın ,Beyaz Çayın ve Matcha Çayının gerçek tadını alabileceğiniz en doğru demleme yöntemlerini belirttik.
Yöntemleri belirtmeden önce şu önemli ayrıntıyı belirtmek faydalı olacaktır. Çayınızdan iyi bir dem elde etmek istiyorsanız iyi bir çay tercih etmelisiniz. Diğer bir ayrıntı ise asla çeşme suyu kullanmamanız olacaktır. Kireçli ve içinde gereğinden fazla klor olan ve PH değeri fazla olan sular çay demlemek için uygun sular değildir ve bu tarz suların çayın tadında değişikliğe sebep olacağını da aklınızdan çıkarmamanızı tavsiye ederiz
1.SİYAH ÇAY DEMLEME YÖNTEMİ
Çaydanlığınızın alt kısmını tam oranda su ile doldurun ve kaynatmaya başlayın.(daha sonra su eklemek doğru değildir)
Su kaynamaya başlayınca 5 dakika kadar daha kaynatın ve ateşinizi en kısık konuma getirin
Çaydanlığın alt kısmında kaynattığınız sudan üst kısımdaki çaydanlığa kaynamış sudan yeterince koyun.
Daha sonra üst çaydanlığa çayınızı yeterli miktarda koyun
burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus üst çaydanlığa önce alt çaydanlıktan su koyun daha sonra çayınızı koyun,yani önce su ,sonra çay koyun.

Çay miktarını belirlemek için içilecek her bir çay bardağı için bir tatlı kaşığı çay koymak yeterli ölçü olacaktır. Hatta fazladan 2 kaşık daha çay koymak çok daha iyi olacaktır

Bu şekilde 25 dakika kadar kısık ateşte çayınızın demlenmesini bekleyin ve daha sonra afiyetle için.
Çay içme seramoniniz bitene kadar çaydanlığınız kısık ateşte durmaya devam etsin ve ocağınızı asla kapatmayın
Demlediğniz çayı maksimum 45 dk içinde tüketin.

2 YEŞİL ÇAY DEMLEME YÖNTEMİ
Kaynamış suyu fincana aktardıktan sonra 2-3 dk bekletin veya 70-80 derece sıcaklıkta su hazırlayın, üzerine 1 çay kaşığı(5 gr) yeşil çayı ekleyin ve minimum 2 dk maximum 6 dk olmak üzere demleyin.Tepeleme 1 çay kaşığından fazla yeşil çay kullanılması acı tada sebep olabilir.Demleme süreci bittikten sonra çayınızı süzüp içebilirsiniz.
(tarif bir kişiliktir)

3 BEYAZ ÇAY DEMLEME YÖNTEMİ
Kaynamış suyu fincana aktardıktan sonra 2-3 dk bekletin veya 70-80 derece sıcaklıkta su hazırlayın, üzerine 6/7 ADET beyaz çay filizi ekleyin ve minimum 4 dk maximum 6 dk olmak üzere demleyin.Demleme süreci bittikten sonra çayınızı süzüp içebilirsiniz.Fincandan süzdüğünüz beyaz çay filizlerini kesinlikle atmayın.Aynı filizleri gün içerisinde 2 defa daha demleyebilirsiniz.Gün içinde 3 kez demlediğiniz beyaz çay filizlerini sonunda yiyebilirsiniz.(tarif bir kişiliktir)

4 MATCHA ÇAYI DEMLEME YÖNTEMİ
Kaynamış suyu fincana aktardıktan sonra 2-3 dk bekletin veya 70-80 derece sıcaklıkta su hazırlayın, üzerine 1 Çay kaşığı matcha çayı ekleyin ve çay köpürene kadar uzunca süre karıştırın.Matcha çayı köpürdükten sonra için.Daha kısa sürede köpürmesi için köpürtücü cihazlar kullanabilirsiniz.Alternatif olarak matcha çayını süte veya yoğurda karıştırarakta tüketebilirsiniz.(tarif bir kişiliktir)

Türk çayının tarihi ve ilk hasat Mayıs çayının Önemi

Türkiye’de çay yalnızca Doğu Karadeniz’de yetişir. Çay bahçelerinden yılda 4 kez ürün alınır. Özellikle tiryakiler bilir, çayın ilk hasadı mayıs ayında alınır. Kışı karlar altında geçirdikten sonra en taze hali ile doğaya dönen çay, mayıs ayında en körpe hali ile toplanır. Mayıs ayında toplanan çay, baharın tazeliğini, enerjisini içerisinde barındırır ve lezzetine yansıtır. Şölen Özel Hediyelik Mayıs Çayı, ilk mahsul olduğu için antioksidan özelliği en yüksek olan mahsuldür. Bu mevsimde toprak nemli ve çay enerji yüklüdür. Mayıs ürününden elde edilen Şölen Özel Hediyelik Mayıs Çayı, insanın binlerce yıldır bahara yüklediği tüm değerleri içinde taşıdığından, sonrasında 3 kez daha toplanacak olan çaydan çok daha verimli ve lezzetli olacaktır.
ÇAYIN HİKAYESİ…
Çayın Osmanlı’ya gelişi 19. yy sonlarını buluyor. Tarih yazarı Murat Bardakçı’ya göre bu tanışma, İstanbul’daki bazı dükkânların az miktarda çay ithal etmeye başlamasıyla olmuş. Çaya olan düşkünlüğü ile bilinen Hacı Mehmed İzzet Efendi’nin “Çay Risalesi” kitabı ise 1879’da İstanbul’da basılmış.
Osmanlı’da çay yetiştirmeye yönelik bilinen ilk ciddi girişim Sultan II. Abdülhamid dönemine rastlıyor. 1892’de yayınlanan “Coğrafyayı Sınai ve Ticari” adlı kitapta, dönemin Ticaret Nazırı Esbak–ı İsmail Paşa’nın aracılığı ile Çin’den getirilen çay fidanları ve tohumlarının Bursa’da ekildiği anlatılıyor ancak ekolojik koşulların uygun olmaması nedeniyle sonuç alınamadığı belirtiliyor.

Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde daha sonra bulunan ve Osmanlı’da çay tarımına ilişkin ilk arşiv belgesi olarak kabul edilen belgede ise, tohumların Japonya’dan getirtildiği yazıyor.
Tarih kitaplarında Türklerin, Anadolu’ya gelmeden önce Orta Asya’da çayla tanıştıkları yazıyor. Kazan Tatar Türklerinden dil islahatçısı, Abdül’l-Kayyûm Nâsırî, “Fevakihü’l–Cülesâ” adlı eserinde, 12. yy’da Kazakistan’da yaşayan Türk şair Hoca Ahmet Yesevi’nin çayı içen ilk Türk olduğunu anlatıyor. Nâsırî, Hoca Ahmet Yesevi’nin misafir olduğu Türkmen komşunun evinde içtiği sıcak çayın yorgunluğunu giderdiğini ve “Hastalarınıza bundan içirin ki şifa bulsunlar” diye dua ettiğini yazıyor.
Çay, hangi bölgede nasıl içiliyor?

Çay içme tarzları ise yörelere göre değişiyor. Örneğin, Erzurum ve doğusundaki illerde çay, açık renkli ve kaşıksız gelir ve “kıtlama” denen özel bir yöntemle içilir. Kıtlama, Kars ve Erzurum yöresinde üretilen büyük ve sert şekerlere verilen isim. Özel makaslarla, elle ya da ısırılarak koparılan ufak parçalar, dil altına konur ve çay içildikçe, eriyen şeker de tat verir. Eğer misafirseniz, siz “yeter” demedikçe çay sürekli tazelenir. Teşekkür edip, başka istemediğinizi söyleseniz bile mutlaka bir bardak daha ikram edilir. Bunun adı cırıldım yani zor çayıdır. Cırıldım çayını içmemek ise ev sahibine karşı büyük bir hakaret anlamına gelir.

Güneydoğu’da genelde kaçak çayı içilir. Rengi koyu, tadı daha acıdır. Bardaklar da diğer bölgelere göre biraz daha büyük olur. Gümüşhaneliler orta, Trabzonlular ise az şekerli çayı tercih eder. Tokat’ta bardak ufak olsa da mutlaka dudak payı bırakılır. Rizelilere göre ise en güzeli Çaykur’un üretimi yani kendi çaylarıdır.

Hangi biçimde içerse içsin Türklerin ortak tutkusu ise cam bardaktır. Rengini görmek, sıcaklığını hissetmek ve kaşığın cama vurduğunda çıkardığı sesi duymak ister çay içen.

Deniz Gürsoy kitabında, Türkiye’de kullanılan bardakları “İnce belli, Ajda ve lale biçimli” olmak üzere kabaca üçe ayırıyor ve Ajda bardak isminin hikayesini anlatıyor: ”Rivayete göre Paşabahçe bu bardağı imal eder ve Aida serisi olarak reyonlara koyar. Fakat halk Aida’yı görmek istediği gibi yani ‘Ajda’ olarak okur ve bardağın ismi böyle kalır”.
Türkler çay tüketiminde dünyada kaçıncı?

Çayı tutkuyla seven Türkler yılda kişi başına ortalama 2,3 kilogram çay tüketimi ile dünyanın en çok çay içen milletleri listesinde dördüncü sırada yer alıyor. 100 yıl önce kahvesiz yapamayan halkımız bugün ince belli cam bardaklarda çayını içmeden güne başlamıyor.

Her bölgede sevilip içilse de, Türkiye’deki çayın vatanı Doğu Karadeniz Bölgesi. Bugün, Rize başta olmak üzere Trabzon, Artvin, Ordu ve Giresun’da, kimi zaman bin metreye kadar yükselen, 758 bin dekar alanda çay tarımı yapılıyor.